1 Temmuz 2009 Çarşamba

Çığ Gibi Büyüyen Bir Spor ; Satranç

http://img2.blogcu.com/images/a/f/s/afsinsari/resim.jpg


Tarihi çok eskilere dayanan, ülke yöneten padişahların, sultanların ve kralların birbirlerine üstünlük sağlamak için, satranç oyunu oynadıklarını duymayanınız yoktur. Satranç sporunun tarihi; güreş, cirit, atçılık, boks gibi çok eskilere dayanır. Bunu kimin veya kimlerin bulduğu pek bilinmese de, birçok ülkede oynandığı varsayılır. Ülkemizde yıllarca fazla rağbet görmedi.

Birçok ülke büyük yatırımlar yapıp şampiyonlar çıkarırken; biz hep seyirci kaldık.

Son yıllarda bunun farkına varıldı, büyük atılımlar gelişmeler yaşandı. Bunun tabi ki birçok sebebi vardır. Firmalar, kulüpler, kurumlar bu zekâ oyununa yatırım yapmaya başladılar. Özel ve resmi birçok turnuva tertip edildi. Tabi ki daha da önemlisi; Milli Eğitim Bakanlığı’nın bunu okullara ders olarak koyması, Bu olay, satrancın adını bile bilmeyen yerlere ulaşmasına sebep olmuş, birçok şampiyonların çıkmasına yol açmıştır. İkinci olarak, ülkemizin köklü bankalarından olan Türkiye İş Bankası’nın satranca eğilmesi, yatırım yapması, lig oluşturması, okullarda satranç odalarının oluşmasına maddi katkı koyması, çeşitli kitaplar yayınlaması, bu oyunun, spor dalının ülkemizde daha hızlı yayılmasına yol açtı diyebiliriz.

Satrancın okullara girmesi, okullarda faydalarının görülmesi, bunun neden çok hızlı geliştiğini bize anlatır. “Satranç kısaca nedir dersek, şunları söyleyebiliriz.”

—Özgüven

—Cesaret

—Toplum içinde yaşamanın önemi

—Kazanmak için birkaç yolun bulunması.

—Mantık

—Zamanı etkili kullanma

—Kazanmak için bazen küçük kayıplar vermenin gerektiği.

—Ezberciliği kabul etmeyen

—Birey değil toplum

—İleri görüşlülük

—Cömertlik

Satrancın yeni geliştiği dönemlerde belli yaştan küçük çocukları sıkacağını, onlara fayda vermeyeceği söylendi. Fazla bir faydasının olmayacağını, hatta diğer bazı kâğıt oyunları gibi çocukları yanlış yerlere yönlendireceği endişesi taşındı. İkinci sınıf bir spor dalı olarak görüldü. Başka bir etkinlik söz konusu olunca satrançtan vazgeçildi veya vaz geçirtildi.

Özel, resmi turnuvaların düzenlenmesi… Liglerin oluşturulması… Federasyonun kurulması ve etkin hale getirilmesi… Okullar arası yarışmalar… Uğraşan sayısını artırdığı gibi, maddi olarak ta büyük kaynakların akmasına yol açtı.

Geçen hafta özel bir şirketin düzenlemiş olduğu bir turnuvaya gittim. Katılan çocukların büyük bir çoğunluğu on yaşın altındaydı. Bu hem beni “çok şaşırttı” hem de ne kadar yol alındığının bir kanıtı olduğunu gösterdi.

Başka çoğu uğraşta, bu çocukların bu kadar uzun süre kendini verdiğini göremezsiniz. Çocuklar bu spora “o kadar ilgi duyuyorlar ki” sıkılmadan, bıkmadan karşılıklı; dakikalarca oynayabiliyorlar.

Hiperaktif, aşırı hareketli, kendini frenleyemeyen, bazı davranışlarıyla zarar veren çocuklar; satranç oynadıktan sonra bu yönlerini tırpanladıkları görülür. “Çocuklarınızı herhangi bir endişeye kapılmadan satranca yönlendirebilirsiniz.”

0 yorum: